
REYHANLI’DAKİ CİNSEL İSTİSMAR İDDİASI MECLİS GÜNDEMİNDE
Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bulunan bir ortaokulda 2018 yılında beden
öğretmenliği ve aynı zamanda müdür yardımcılığı görevi yapan bir öğretmenin,
olayın geçtiği zamanda 8. sınıfta okuyan 13 yaşındaki öğrencisine birçok kez
cinsel istismarda bulunduğu iddiaları üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi Hatay
Milletvekili ve Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) üyesi Suzan
Şahin konuyu TBMM gündemine taşıdı.
Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili ve Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu
(KEFEK) üyesi Suzan Şahin, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bulunan bir ortaokulda 2018 yılında
beden öğretmenliği ve aynı zamanda müdür yardımcılığı görevi yapan bir öğretmenin, olayın
geçtiği zamanda 8. sınıfta okuyan 13 yaşındaki öğrencisine birçok kez cinsel istismarda
bulunduğu iddiaları üzerine konuyu meclis gündemine taşıdı.
Öğrencisine attığı mesajlar sonucunda ortaya çıktığı belirtilen olayda mağdurun ailesi sanık
hakkında şikayetçi olmuş ve cinsel istismar davası açılmıştı. Olayda ismi geçen öğretmen
hakkında başlatılan soruşturma tamamlanmadan bir süre görevden uzaklaştırılmış, ancak
soruşturma tamamlanmadan aynı okulda görevine iade edilmesi tepkilere yol açmıştı.
Mağduru ve ailesini psikolojik olarak yaralayan olayın üstüne sanığın aynı okulda görevine
devam etmesi, olayın üzerinden geçen iki yılda iddianamenin geç hazırlanması, sadece bir
duruşma yapılması ve sanığın tutuksuz yargılanmasının mağduru ikinci kez örseleyen bir
duruma düşürdüğünü söyleyen Şahin, ‘‘İddiaya göre olay, 2018 yılında Reyhanlı’da bir
ortaokulda yaşanmış, mağdur sanık tarafından önce sözlü daha sonra fiziksel istismara
maruz bırakılmıştır. Mağdurun avukatının aktardığı bilgilere göre sanığın mağduru “çok
güzel gülüyorsun, çok tatlısın” gibi sözlerle önce sözlü olarak istismar ettiği, daha sonra
eylemlerini fiziksel istismara kadar vardıran eylemleri olduğu ifade edilmektedir. Sanığın
mağdurun sürekli okulda olduğu bir vakitte, soyunma odasını temizlemesini söylediği,
mağdurun soyunma odasını temizlerken sanığın soyunma odasına girip mağduru
dudağından öptüğü ve farklı yerlerine dokunmak istediği, başka bir olayda mağduru
kendisine ait olan bir odaya kilitleyerek istismar ettiği, ayrıca farklı bir zamanda sanığın
mağduru okulun karşısında bulunan amcasına ait evine çalışma bahanesiyle götürdüğü,
evde daha da ileri giderek istismarı daha ileriye taşımaya çalıştığı belirtilmektedir. Sanığın
defalarca başka öğretmenlerin dersinden dışarı çıkardığı, bu durumun öğretmenlerde
rahatsızlık oluşturduğu, sanığın mağdurun annesi, yengesi ve kuzeni ile yaptığı
görüşmelerde mağduru amcasına ait eve götürdüğünü itiraf ettiği ve bu durumun da tanık
beyanlarıyla kayda geçirildiği de belirtilmektedir.’’ dedi.
Ailenin şikayetiyle açılan davada yargılama Reyhanlı’da Ağır Ceza Mahkemesi olmaması
nedeniyle Kırıkhan Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmekte olup, dava sürecine ilişkin
olarak olayın üstünden iki sene geçmesine rağmen iddianamenin bir yılı aşkın bir süre sonra
hazırlandığı, iki yıl sonra sadece bir duruşma yapıldığı ve sanığın tutuksuz olarak
yargılandığını belirten CHP’li Şahin, ‘‘Söz konusu mide bulandırıcı eyleme ilişkin Milli
Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen idari tahkikat bulunduğu, tahkikatta müfettişlerin
olayın gerçekleştiğine dair kanaat oluşturdukları ve sanığın kamu görevinden alınması
yönünde bir rapor düzenlemelerine rağmen İl Yüksek Disiplin Kurulu tarafından sanığın
kamu görevinden alınması yerine sadece meslekte bir yıl kademe ilerleme cezasına
hükmolunduğu, Milli Eğitim Bakanlığının “bu eylem gerçekleşti” demesine rağmen sanığa
verilebilecek en hafifi ceza ile olayın geçiştirildiği, hatta sanığın aynı okulda göreve
başlatılmasıyla ödüllendirilmesi kabul edilemez. Konuya ilişkin yürütülen yargılama
sürecinde de yetkili mahkemenin olayda geçen mağdurun hem kadın hem de çocuk olması
nedeniyle 6284 sayılı yasayı dikkate alması gerekirken yasayı uygulamadığı, ayrıca sanığın
Ceza Muhakeme Kanunu Madde 100 ve devamında sayılan cinsel istismar eylemini
gerçekleştirdiği iddiasıyla tutuklu olarak yargılanması gerekirken tutuksuz olarak
yargılanmasına karar vermesi ise tam bir hukuk skandalıdır. Hem yargılamanın geldiği
aşama hem sanığın hala tutuksuz olması hem de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sanığın
aynı okula iade edilmesi, yaşadığı olay neticesinde zaten psikolojik olarak perişan olan
yavrumuzu ve ailesini ikincil bir travmayla baş başa bırakmıştır. Bu durum aynı zamanda
sanığın aynı eylemi başka öğrencilere karşı gerçekleştirmesini kuvvetle muhtemel kılmakta
ve öğrenciler açısından da açık bir tehdit oluşturmaktadır. Bu suçu işleyen en ağır cezayı
almadan, emsal olmadan ve daha sıkı denetimler yapılmadan bu iğrençlikler son
bulmayacak. Bu tür sapkınlıkların ödül verilircesine cezasız bırakılması Türkiye’nin alnına
kar bir leke olarak geçer. Ceza verilmeyen, verilse bile olayın üstü kapatılarak tacizci
öğretmenin tekrar göreve başlatılması bu tarz taciz, tecavüz eylemlerini meşrulaştırıyor.
AKP hükümeti siyasi konularda olmayan suçtan ceza yaratırken bariz sapkınlık barındıran
ve kanıtlanan bu tarz taciz ve istismar konularında harekete geçmiyor. Kadına ve çocuklara
yönelik şiddet ve istismar konularında CHP olarak bizler asla bu konuların peşini
bırakmayacağız. Kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve istismar siyasidir. Sorumlusu da
AKP hükümetidir.’’ ifadelerini kullandı.
CHP Hatay Milletvekili ve KEFEK Üyesi Suzan Şahin Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanından şu soruların cevabını istedi;
1. Söz konusu cinsel istismar olayına ilişkin olarak bugüne kadar neler yapılmıştır?
Yürütülen soruşturmaya Bakanlığınız müdahil olacak mıdır?
2. Cinsel istismar olayına ilişkin iddialar tanık beyanlarıyla
3. Söz konusu kişi hakkında daha önce çocuğa yönelik cinsel istismar suçundan
başlatılmış bir soruşturma var mıdır?
4. Cinsel istismarın yaşandığı okulda başka çocukların da istismara maruz kalıp
kalmadığı yönünde bir araştırma yapılmış mıdır?
5. Cinsel istismar olayına ilişkin soruşturma devam ederken tanık beyanları ve Milli
Eğitim Bakanlığı müfettişleri tarafından sanık hakkında olayın işlendiğine dair
kanaat oluşmuş ve bu konuda rapor hazırlanmış olmasına rağmen sanık neden aynı
okulda öğretmenlik görevine iade edilmiştir? Sanığın ödüllendirilircesine yeniden
görevine iade edilmesiyle ilgili bir soruşturma başlatılmış mıdır? Sanığın en
azından dava süreci tamamlanana kadar görevinde alınması söz konusu mudur?
6. Sanığın tekrar aynı okulda görevine iade edilmesi benzer eylemi başka
öğrencilerine de gerçekleştirme ihtimali açısından risk oluşturmuyor mu?
7. Çocukları koruyup kollama yükümlülüğü olan bir yetişkinin, hele de bir
öğretmenin yargılama süreci tamamlanmadan görevine iade edilmesi sizce doğru
mudur?
8. Çocuğun maruz kaldığı cinsel istismara ilişkin olarak ikinci kez örselenmemesi
için bu eyleme ilişkin yürütülen soruşturma önlem alınacak mıdır?
9. Ceza Muhakeme Kanunu cinsel istismar suçunu tutuklama gerekçesi olarak ifade
ederken sanık neden tutuksuz yargılanmaktadır? Sanık tutuklanacak mıdır?
10. Dava sürecinde 6284 sayılı yasa hükümleri neden dikkate alınmamakta?
11. Türkiye’nin taraf olduğu çocukların cinsel istismarını önleme ve mücadele amacı
taşıyan Lanzarote Sözleşmesi neden dikkate alınmıyor?
12. Bakanlığınızın çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarını engelleyecek
düzenlemeler yapılması ve etkin mücadele yürütülmesi konusunda hayata
geçirmeyi düşündüğü çalışmalar nelerdir? Bu konuda bütünlüklü politikalar ne
zaman hayata geçirilecektir?